Hesabınızın bulunduğu bankanın ya da aracı kurumun internet/cep şubesinden İş Portföy fonlarını almak için;
Yukarıda paylaşılan adımlar genel bilgilendirme amaçlıdır. Kurum bazında farklılık gösterebilir, bankanızın/aracı kurumunuzun müşteri iletişim merkezinden ilgili kuruma ait fon alım/satım adımları hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Best Banka ve Sigorta - Ekonomik Göstergeler
İş Portföy Araştırma Bölüm Müdürü Hande Şekerci "Dolarda küresel değer kazancı eğiliminin korunması nedeniyle yurt içinde kur hassasiyeti yüksek olan sektörlerde fiyatlama davranışlarının bozulabileceğini düşünüyoruz"
Türkiye ekonomisi yılın ilk yarısında yıllık %7,5'lik güçlü bir büyüme elde ederken bu dönemde büyümenin ana sürükleyicisi 13,3 puan ile iç talepti. İlk yarıda net dış talep büyümeyi 4,5 puan yukarı iterken stoklar büyümeyi 10,1 puan aşağı çekti. İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) ikinci çeyrekte ortalama 48,8 değerini alırken üçüncü çeyrekte 47,1 ile küçülme sinyalini derinleştirdi. Mart ayından bu yana anket bazlı verilerin yansıttığı ivme kaybı yıl içinde ilk kez temmuz ayında sanayi üretimi verisinde belirgin olarak kendini gösterdi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksindeki aylık %6,2 daralma pandemi sonrası en zayıf performanstı. Üçüncü çeyrekte dış talepte gözlenen hız kaybı Avrupa'daki enerji krizi ve resesyona dair beklentiler nedeniyle yılın son çeyreğinde de devam edebilir. Anket bazlı verilerin üçüncü çeyrek için ekonomik aktivitede ima ettiği hız kaybının dördüncü çeyrekte de sürebileceğini ancak ilk yarıda elde edilen güçlü büyüme momentumu ve mali politikanın yılın son 4 ayında genişlemeci yönde kullanılabilecek olmasıyla yılın tamamında %4'lük büyüme tahminimizin sınırlı şekilde aşılabileceğini değerlendiriyoruz. Temmuz ayında %79,6 olan yıllık TÜFE enflasyonu ağustos ayında %80,2'ye, eylülde %83,5'e yükseldi. Dolarda küresel değer kazancı eğiliminin korunması nedeniyle yurt içinde kur hassasiyeti yüksek olan sektörlerde fiyatlama davranışlarının bozulabileceğini düşünüyoruz. Yıllık enflasyonun ekim-kasım döneminde %85 seviyelerinde oluşmasını beklerken yıl sonu enflasyon tahminimizi ise %68 seviyesinde koruyoruz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) üçüncü çeyrekte ekonomik aktivitede yavaşlama olduğu gerekçesiyle ağustos ve eylül aylarında 200 baz puanlık indirimle politika faizini %12'ye çekti. Önümüzdeki dönemde büyüme görünümünde ilave yavaşlama olması halinde faiz indirimlerinin de sürebileceğini düşünüyoruz. Politika faizinde indirimler yapan TCMB bir yandan da makro ihtiyati politikalar uyguladı. Bankaların kredi portföylerindeki büyümeye paralel bir şekilde menkul kıymet tesisini zorunlu hale getiren Merkez Bankası, belirli eşiklerin üzerindeki faiz seviyelerinden kullandırılan krediler için bankaların bulundurması gereken tahvil portföyünü yükselterek pratikte bir faiz limiti de getirmiş oldu. Ayrıca, kredilerin amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak için fatura karşılığı kredi kullanım kuralını yaygınlaştırdı. Bu kararlar bir yandan tahvil faizlerini aşağı yönlü etkilerken diğer yandan da kredi büyümesinde belirgin bir yavaşlamaya neden oldu. 2 yıl vadeli ve 10 yıl vadeli tahvil faizindeki düşüş ikinci çeyrek sonuna kıyasla sırasıyla; 9,4 puan ve 7,4 puandı. Aynı dönemde ticari kredi faizleri 7,8 puan gerileyerek %20,2 seviyesine düşse de ticari kredilerin 13 haftalık trend büyümesi %74,2'den 23 Eylül'de %44,2'ye geriledi. 12 aylık cari açık temmuz ayında 32,7 milyar olurken öncü veriler ağustos ayında da açığın 40 milyar dolara doğru devam edeceğini gösterdi. Enerji faturasının artması ve ihracattaki yavaşlama eşliğinde cari açıktaki yükseliş eğiliminin devam edeceğini öngörüyoruz.
Gelişmiş ülkelerde beklentilerin üzerinde açıklanan enflasyon verilerini takiben merkez bankalarının hızlı parasal sıkılaşma adımları, Çin'de sıfır C0VID-19 vaka stratejisi kapsamında karantina tedbirlerinin sürmesi, Rusya'nın AB'ye doğal gaz akışını belirgin şekilde kesmesi son dönemde yatırım ortamını olumsuz etkileyen unsurlardı. Risk iştahının genel olarak zayıf seyrettiği bu dönemde büyümeye yönelik endişeler ve faizlerin yükselişi nedeniyle hisse senedi piyasaları da değer kaybetti. Ekonomik aktiviteye dair veriler ağustos ve eylül ayları için ABD ve Euro Bölgesi'nde daralmaya işaret etti. Zayıflayan ekonomik aktiviteye karşın enflasyonun beklentilerin üzerinde olmasıyla küresel ölçekte birçok merkez bankası faiz artırımlarını sürdürdü. Eylül ayında Fed 3. kez 75 baz puanlık artırım yaparken yılın kalanında da komite üyeleri 125 baz puanlık faiz artırımı öngördüler. Avrupa Merkez Bankası (ECB) da eylülde 75 baz puanlık artırımla sıkılaşma döngüsünü sürdürürken ileriki toplantılar için sıkılaşmanın devam edeceğini belirtti. Eylül ayında politika faizinin 50 baz puan artırıldığı İngiltere'de ise hükümetin vergi indirimlerini ve enerji fiyatlarına tavan uygulamasını içeren bir paket açıklaması, halihazırda var olan enflasyonist görünüm beklentilerini pekiştirdi ve tahvil faizlerinde yukarı yönlü harekete neden oldu. Beraberinde İngiliz sterlini ABD doları karşısında değer kaybetti. Bu dönemde Japonya Merkez Bankası'nın ultra gevşek para politikasını koruyarak diğer gelişmiş ülke merkez bankalarından ayrışması ile Japon yeni de dolar karşısında düşen para birimleri arasında yer aldı. Bu gelişmelere karşılık İngiltere'de tahvil alımı ile Japonya'da ise kur üzerinden müdahalelerin yapılması dünya çapında tahvil faizlerinin yukarı yönlü hareketini bir miktar sınırladı.