Kurban Bayramınız Kutlu Olsun!
İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan'a göre, yatırımcılar farklı stratejilerde yönetilen fonlar arasında dağılım yaparak yatırımlarını çeşitlendirme ve risk dağılımı olanağına sahip. Portföy yaklaşımının getirdiği avantajlara ek olarak yatırımların tek elden yönetilmesi sayesinde gayrimenkul işletme maliyetlerinde önemli tasarruflar sağlarken, profesyonel yönetim sayesinde nakit akışları kontrol ediliyor. Dolayısıyla gayrimenkulün ekonomik değerinin piyasadaki muadillerine göre daha yüksek olması sağlanmış oluyor.
Tabii bu kadar cazip özellikler yatırımcı ilgisini de ister istemez artırıyor. Son yıllardaki büyüme seyri de bunun bir göstergesi niteliğinde. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) verilerine göre, yeni kurulmaya başlandığı 2016 sonunda üç adet gayrimenkul fonu 87 milyon TL tutarında büyüklüğe sahip iken Aralık 2021 itibariyle 20 portföy yönetim şirketi tarafından yönetilen GYF sayısı 76'ya ulaştı. KAP kayıtlarına göre ise kurulu 105 adet GYF bulunuyor ancak bunların hepsi aktif değil. Aktif olanlar listesinde 71 adet GYF karşımıza çıkıyor. Diğer yandan pazar büyüklüğü de giderek artıyor. Gayrimenkul Yatırımcıları Dernegi'nin (GYODER) 'Türkiye Gayrimenkul Sektörü 2022 1. çeyrek Raporu'na göre, gayrimenkul yatırım fonlarının büyüklüğü bir önceki çeyrek döneme göre yüzde 23,5 artışla 16 milyar TL seviyesinin üzerine çıktı. Bu yılın ilk çeyrek rakamları, 2021'in aynı dönemi ile karşılaştırıldığında ise GYF pazar büyüklüğünün son bir yıllık periyotta yüzde 82,2 artış kaydettiği görülüyor.
Sezercan'ın verdiği bilgilere göre ise 30 Haziran 2022 itibarıyla Türkiye'deki GYF büyüklüğü 19 milyar TL'ye ulaştı. Dolayısıyla bu da son altı yıl içerisinde 218 katlık bir büyümeyi işaret ediyor. Birikimlerini yüksek enflasyona karşı korumak isteyen yatırımcıların bu yılın başından itibaren yoğun ilgi ile karşılaştıklarını söyleyen Sezercan, "Düşük faiz, yüksek enflasyon ve zayıf para birimi ortamı sürdükçe bu ilginin sürmesi beklenebilir. Bu da yatırımcılar açısından uzun vadede getiri oranlarını daha da cazip hale getiriyor" diyor.
2024 yılının ilk 9 ayında yıllık ortalama %3,2 büyüyen Türkiye ekonomisinin 2024’ü %3’ün bir miktar altında bir reel GSYH artışı ile tamamladığını düşünüyoruz. Bu yıl ise riskler aşağı yönlü olmakla birlikte büyümenin %3,5’e hızlanmasını bekliyoruz. Yılın ilk yarısında görece daha zayıf bir büyüme öngörürken, ikinci yarıda ise faiz indirimlerinin etkisinin de devreye girmesi ile ekonomik aktivitenin hız kazanabileceğini değerlendiriyoruz.
